Baris
New member
“Saliha Kadın” Kime Göre, Neye Göre? Ehlileştirme mi, Erdem mi?
Selam forumdaşlar,
Net konuşacağım: “Saliha bir kadın nasıl olmalı?” sorusu çoğu zaman erdemi değil, itaat paketli kalıpları pazarlamak için kullanılıyor. Mesele kadınların iyi insan olması değil; mesele, “iyi”nin tarifinin kimin elinde olduğunda düğümleniyor. Bir kesim bu kavramı sevgi, merhamet, adalet ve tutarlılık gibi insani değerlerle anlamlandırırken, bir başka kesim bunu sessizlik, sınırsız fedakârlık ve kendini yok sayma listesine dönüştürüyor. Ben bu başlıkta kutsal görünen söylemin iç boşalttığı yerleri deşmek, kabul görmüş klişeleri masaya yatırmak istiyorum. Hararetli tartışma olsun; çünkü burada gerçekten tartışmaya değer bir gerilim var: erdem mi, ehlileştirme mi?
---
Kavramın Kökleri: Erdemin Cinsiyeti Olur mu?
“Saliha”, Türkçe konuşulan kültürel-dini bağlamda “salih”in kadın formu olarak anlaşılıyor: doğru, dürüst, güvenilir, faydalı. Fakat pratikte bu erdemsel liste çoğu zaman cinsiyetlendirilmiş rollerle yamalanıyor. “Saliha kadın” denince, evin görünmez emeğini tek başına üstlenen, duygusal işçiliği sınırsızca yapan, kariyer veya kişisel hedeflerini aile barışına “feda eden” figür öne çıkıyor. Buradaki sorun, toplumsal düzenin ihtiyaçlarını “ilahi emir” diye paketleyen bir ideolojik karışımın, kadınların iradesini sessizce cilalaması. Erdemin cinsiyeti yoksa, neden etik repertuar erkeklerde “onurlu, adil, koruyucu” diye yüceltilirken kadınlarda “sabırlı, kanaatkâr, sessiz” diye daraltılıyor?
---
Zayıf Halkalar: İtaatin Erdem Diye Sunulduğu Noktalar
1. Sınır Hakları Siliniyor: Saliha tanımları çoğunlukla sınır çizemeyen, her talebi “gönüllüce” üstlenen kadını övüyor. Oysa gerçek erdem, “hayır” diyebilme cesaretiyle başlar. Sınır koyamayan özne, ilk fırsatta sömürünün hedefi olur.
2. Görünmez Emek Normalleşiyor: Ev içi iş bölümü “saliha olmak” etiketiyle meşrulaştırılıyor. Eşitlik yerine “gönül rızası” vaaz edilince, sistem kusursuzca yerinde sayıyor.
3. Özne Yerine Rol: Kişiliği, arzuları, hataları, hedefleri olan bir insan; role indirgeniyor. Rol kırılınca “saliha değilmiş” damgası vuruluyor.
4. Sorumluluğun Tek Taraflılığı: Evlilikte veya ilişkide kriz çıktığında “saliha olsun, sabretsin” dendiğinde, karşı tarafın dönüşme sorumluluğu buharlaşıyor.
---
Erkeklerin Stratejik/Problem Çözücü Yaklaşımı: Güçlü Yanlar ve Kör Noktalar
Çoğu erkek, konuya strateji ve problem çözme penceresinden bakıyor: “Aile ahengi nasıl korunur? Krizleri nasıl azaltırız? Uzun vadede ilişkisel sistem nasıl stabil kalır?” Bu yaklaşımın güçlü yanı, teknik çözüm üretmesi: görev dağılımı, zaman yönetimi, finansal planlama, çocuk bakımında sorumlulukların açık yazılması. “Saliha kadın” anlayışını, “sağlam ortaklık protokolü”ne dönüştürme potansiyeli var.
Kör noktası ise şu: Çözümü sistem optimizasyonuna indirgediğinde, öznenin duygu dünyası, değer çatışmaları ve eşit özne olma talebi arka plana düşebiliyor. “Saliha” etiketi, “sistemi en az maliyetle çalıştıran parça”ya dönüşebiliyor. Oysa söz konusu olan duyarlı bir insanın, eşit hak ve haysiyetle var oluşu.
Stratejik önerilerin sağlam bir zemine oturması için:
- “Saliha” tanımı yerine “karşılıklı erdem sözleşmesi” tanımı yapalım.
- Sorumluluklar cinsiyet yerine yetkinlik, istek ve adalet ekseninde dağıtılsın.
- Duygusal emek de hesaplanabilir sorumluluk olarak tanınsın (takvim, paylaşım, dinlenme hakları).
---
Kadınların Empatik/İnsan Odaklı Yaklaşımı: Güçlü Yanlar ve Kör Noktalar
Birçok kadın bu kavramı empati, şefkat, ilişkisel zekâ üzerinden okuyor. Güçlü yanı, görünmez alanları görünür kılması: duygusal ihtiyaçlar, güven inşası, iletişim etiği, mikro-adalet (günlük küçük haksızlıkların dengelenmesi). Bu perspektif, “saliha”yı sıcak ve yaşanır kılar: insana iyi gelen, evin iklimini iyileştiren hâl.
Kör nokta ise şu: Empati bazen kendini iptal noktasına taşınabiliyor. “Anlıyorum” demek, “katlanıyorum”a dönüşebiliyor. Ayrıca “merhamet” söylemi, karşı tarafın sorumluluklarını buharlaştıracak kadar geniş kullanıldığında, adalet duygusu inceliyor. Sonuç: yorulmuş bir özne, kırgın bir vicdan.
Empatik yaklaşımın sağlıklı kalması için:
- Empati + eşitlik birlikte zikredilsin; şefkat, öz-bakımı yutmasın.
- “Saliha”nın ölçütleri denetlenebilir davranış düzeyine indirilsin (ör.: “haftada bir açık iletişim toplantısı”, “emek paylaşım tablosu”).
- “Affetmek” ve “sınır koymak” birlikte öğretilebilsin; biri diğerini yutmasın.
---
Saliha Anlayışının Tartışmalı Noktaları: İdealleştirme Tuzağı
- İdealleştirilmiş İmaj: Gerçek hayatta kimse 7/24 dengeli, sabırlı, güler yüzlü olamaz. “Saliha”yı ideal maske hâline getirmek, kadınları iki seçeneğe zorluyor: ya sahte uyum, ya “yetersiz” damgası.
- Ekonomik Boyut: “Saliha kadın” söylemi, ekonomik bağımsızlığı ikincilleştirdiğinde güç dengesi bozuluyor. Ekonomik eşitlik olmadan etik eşitlik de pamuk ipliği.
- Dini Dilin Siyasallaşması: Bir kısım söylem, dini referansları seçmeci kullanıyor. “Erdem”in evrensel ilkeleri (adalet, emanet, istişare, merhamet) dar yorumlarla işlevsizleşiyor.
- Nesillerarası Aktarım: “Saliha anne” kalıbı, kız çocuklarına sessiz fedakârlığı, erkek çocuklara ise konforu miras bırakabiliyor. Bu, uzun vadede ilişkisel adalet açığı üretiyor.
---
Yeni Bir Çerçeve Önerisi: “Saliha”yı Kişilikten Pratiğe İndirmek
1. Karşılıklılık İlkesini Sabitleyelim: “Saliha” tek kişilik oyun olmasın; erdemler çift yönlü işletilsin. “Ben yapayım, o anlamasa da olur” mantığı ilişkiyi kırar.
2. Ölçülebilir Adalet Mekanizmaları: Ev içi görevler, bakım emeği, duygusal emek, boş zaman ve kişisel gelişim hakları yazılı hale getirilsin. Romantizme aykırı mı? Tam tersi: adalet romantizmi korur.
3. Mini-İstişare Ritüelleri: Haftalık 30 dakikalık “eşit söz” toplantısı: beklentiler, şikâyetler, takdirler.
4. Öz-Bakımın Erdem Olarak Tanınması: Kendini tüketen fedakârlık erdem değil, sürdürülemezliktir. “Saliha” profilinde öz-bakım hakkı temel unsurdur.
5. Eğitim ve Ekonomi: Mesleki yetkinlik ve finansal okuryazarlık “erdem paketine” dâhil olsun; bağımsızlık, haysiyetin sigortasıdır.
---
Provokatif Sorular: Kıvılcımı Büyütelim
- “Saliha kadın” beklentisi, erkeklerden hangi eşdeğer erdemleri istiyor? Yoksa bu tek yönlü bir borç mu?
- Sabır erdemdir de, sabretmeyenin erdemli itirazı neden görünmez?
- Ev içi ve duygusal emek, “fıtrat” diye kodlandığında adaletsizlik meşrulaşmış olmuyor mu?
- Dini referanslarla konuşuyorsak, adalet ve emanet ilkeleri neden sadece kadınlara görev olarak yazılıyor; erkekler için bağlayıcı bir sözleşmeye neden dönüşmüyor?
- “Saliha” maskesi, erkeklerin dönüşüm sorumluluğunu gölgelemiyor mu?
---
Erkek ve Kadın Perspektifini Dengelemek: Ortak Zemin, Gerçek Dönüşüm
Stratejik erkek yaklaşımı, sistem kurma ve sorun çözmede verimli; yeter ki özneyi role indirgemesin. Empatik kadın yaklaşımı, insanı koruyan sıcaklığıyla vazgeçilmez; yeter ki öz-bakımı yok saymasın.
Ortak zemin:
- Adalet + merhamet birlikte çalışsın.
- Ölçülebilir sorumluluk + duygusal ihtiyaç farkındalığı el ele yürüsün.
- “İyi kadın”/“iyi erkek” yerine “iyi ortak” diline geçilsin.
- Haysiyet, sevgi kadar pazarlık edilemez bir değer olsun.
---
Son Söz: Erdemin Sahibi Kadın Değil, İnsandır
Saliha bir kadın, başkasının konforu için kendini silen değil; kendi iradesini, öz-bakımını, adalet duygusunu ve merhametini dengeleyen bir insandır. Erdem, cinsiyetin mülkiyeti değildir. Eğer “saliha” söylemi birinin dönüşüm yükünü diğerinin sırtına yüklüyorsa, bu erdem değil, ehlileştirmedir.
Şimdi top sizde: Bu kavramı savunuyorsanız, karşılıklılık ve ölçülebilir adalet maddelerini eklemeye var mısınız? Karşıysanız, yerine ne koyacağız: “iyi ortak”, “eşit özne”, “erdemli birey” mi?
Forumun nabzını tutalım; çünkü burada verilecek cevap, sadece kadınların değil, hepimizin gelecekteki ilişkilerinin manifestosunu yazacak.
Selam forumdaşlar,
Net konuşacağım: “Saliha bir kadın nasıl olmalı?” sorusu çoğu zaman erdemi değil, itaat paketli kalıpları pazarlamak için kullanılıyor. Mesele kadınların iyi insan olması değil; mesele, “iyi”nin tarifinin kimin elinde olduğunda düğümleniyor. Bir kesim bu kavramı sevgi, merhamet, adalet ve tutarlılık gibi insani değerlerle anlamlandırırken, bir başka kesim bunu sessizlik, sınırsız fedakârlık ve kendini yok sayma listesine dönüştürüyor. Ben bu başlıkta kutsal görünen söylemin iç boşalttığı yerleri deşmek, kabul görmüş klişeleri masaya yatırmak istiyorum. Hararetli tartışma olsun; çünkü burada gerçekten tartışmaya değer bir gerilim var: erdem mi, ehlileştirme mi?
---
Kavramın Kökleri: Erdemin Cinsiyeti Olur mu?
“Saliha”, Türkçe konuşulan kültürel-dini bağlamda “salih”in kadın formu olarak anlaşılıyor: doğru, dürüst, güvenilir, faydalı. Fakat pratikte bu erdemsel liste çoğu zaman cinsiyetlendirilmiş rollerle yamalanıyor. “Saliha kadın” denince, evin görünmez emeğini tek başına üstlenen, duygusal işçiliği sınırsızca yapan, kariyer veya kişisel hedeflerini aile barışına “feda eden” figür öne çıkıyor. Buradaki sorun, toplumsal düzenin ihtiyaçlarını “ilahi emir” diye paketleyen bir ideolojik karışımın, kadınların iradesini sessizce cilalaması. Erdemin cinsiyeti yoksa, neden etik repertuar erkeklerde “onurlu, adil, koruyucu” diye yüceltilirken kadınlarda “sabırlı, kanaatkâr, sessiz” diye daraltılıyor?
---
Zayıf Halkalar: İtaatin Erdem Diye Sunulduğu Noktalar
1. Sınır Hakları Siliniyor: Saliha tanımları çoğunlukla sınır çizemeyen, her talebi “gönüllüce” üstlenen kadını övüyor. Oysa gerçek erdem, “hayır” diyebilme cesaretiyle başlar. Sınır koyamayan özne, ilk fırsatta sömürünün hedefi olur.
2. Görünmez Emek Normalleşiyor: Ev içi iş bölümü “saliha olmak” etiketiyle meşrulaştırılıyor. Eşitlik yerine “gönül rızası” vaaz edilince, sistem kusursuzca yerinde sayıyor.
3. Özne Yerine Rol: Kişiliği, arzuları, hataları, hedefleri olan bir insan; role indirgeniyor. Rol kırılınca “saliha değilmiş” damgası vuruluyor.
4. Sorumluluğun Tek Taraflılığı: Evlilikte veya ilişkide kriz çıktığında “saliha olsun, sabretsin” dendiğinde, karşı tarafın dönüşme sorumluluğu buharlaşıyor.
---
Erkeklerin Stratejik/Problem Çözücü Yaklaşımı: Güçlü Yanlar ve Kör Noktalar
Çoğu erkek, konuya strateji ve problem çözme penceresinden bakıyor: “Aile ahengi nasıl korunur? Krizleri nasıl azaltırız? Uzun vadede ilişkisel sistem nasıl stabil kalır?” Bu yaklaşımın güçlü yanı, teknik çözüm üretmesi: görev dağılımı, zaman yönetimi, finansal planlama, çocuk bakımında sorumlulukların açık yazılması. “Saliha kadın” anlayışını, “sağlam ortaklık protokolü”ne dönüştürme potansiyeli var.
Kör noktası ise şu: Çözümü sistem optimizasyonuna indirgediğinde, öznenin duygu dünyası, değer çatışmaları ve eşit özne olma talebi arka plana düşebiliyor. “Saliha” etiketi, “sistemi en az maliyetle çalıştıran parça”ya dönüşebiliyor. Oysa söz konusu olan duyarlı bir insanın, eşit hak ve haysiyetle var oluşu.
Stratejik önerilerin sağlam bir zemine oturması için:
- “Saliha” tanımı yerine “karşılıklı erdem sözleşmesi” tanımı yapalım.
- Sorumluluklar cinsiyet yerine yetkinlik, istek ve adalet ekseninde dağıtılsın.
- Duygusal emek de hesaplanabilir sorumluluk olarak tanınsın (takvim, paylaşım, dinlenme hakları).
---
Kadınların Empatik/İnsan Odaklı Yaklaşımı: Güçlü Yanlar ve Kör Noktalar
Birçok kadın bu kavramı empati, şefkat, ilişkisel zekâ üzerinden okuyor. Güçlü yanı, görünmez alanları görünür kılması: duygusal ihtiyaçlar, güven inşası, iletişim etiği, mikro-adalet (günlük küçük haksızlıkların dengelenmesi). Bu perspektif, “saliha”yı sıcak ve yaşanır kılar: insana iyi gelen, evin iklimini iyileştiren hâl.
Kör nokta ise şu: Empati bazen kendini iptal noktasına taşınabiliyor. “Anlıyorum” demek, “katlanıyorum”a dönüşebiliyor. Ayrıca “merhamet” söylemi, karşı tarafın sorumluluklarını buharlaştıracak kadar geniş kullanıldığında, adalet duygusu inceliyor. Sonuç: yorulmuş bir özne, kırgın bir vicdan.
Empatik yaklaşımın sağlıklı kalması için:
- Empati + eşitlik birlikte zikredilsin; şefkat, öz-bakımı yutmasın.
- “Saliha”nın ölçütleri denetlenebilir davranış düzeyine indirilsin (ör.: “haftada bir açık iletişim toplantısı”, “emek paylaşım tablosu”).
- “Affetmek” ve “sınır koymak” birlikte öğretilebilsin; biri diğerini yutmasın.
---
Saliha Anlayışının Tartışmalı Noktaları: İdealleştirme Tuzağı
- İdealleştirilmiş İmaj: Gerçek hayatta kimse 7/24 dengeli, sabırlı, güler yüzlü olamaz. “Saliha”yı ideal maske hâline getirmek, kadınları iki seçeneğe zorluyor: ya sahte uyum, ya “yetersiz” damgası.
- Ekonomik Boyut: “Saliha kadın” söylemi, ekonomik bağımsızlığı ikincilleştirdiğinde güç dengesi bozuluyor. Ekonomik eşitlik olmadan etik eşitlik de pamuk ipliği.
- Dini Dilin Siyasallaşması: Bir kısım söylem, dini referansları seçmeci kullanıyor. “Erdem”in evrensel ilkeleri (adalet, emanet, istişare, merhamet) dar yorumlarla işlevsizleşiyor.
- Nesillerarası Aktarım: “Saliha anne” kalıbı, kız çocuklarına sessiz fedakârlığı, erkek çocuklara ise konforu miras bırakabiliyor. Bu, uzun vadede ilişkisel adalet açığı üretiyor.
---
Yeni Bir Çerçeve Önerisi: “Saliha”yı Kişilikten Pratiğe İndirmek
1. Karşılıklılık İlkesini Sabitleyelim: “Saliha” tek kişilik oyun olmasın; erdemler çift yönlü işletilsin. “Ben yapayım, o anlamasa da olur” mantığı ilişkiyi kırar.
2. Ölçülebilir Adalet Mekanizmaları: Ev içi görevler, bakım emeği, duygusal emek, boş zaman ve kişisel gelişim hakları yazılı hale getirilsin. Romantizme aykırı mı? Tam tersi: adalet romantizmi korur.
3. Mini-İstişare Ritüelleri: Haftalık 30 dakikalık “eşit söz” toplantısı: beklentiler, şikâyetler, takdirler.
4. Öz-Bakımın Erdem Olarak Tanınması: Kendini tüketen fedakârlık erdem değil, sürdürülemezliktir. “Saliha” profilinde öz-bakım hakkı temel unsurdur.
5. Eğitim ve Ekonomi: Mesleki yetkinlik ve finansal okuryazarlık “erdem paketine” dâhil olsun; bağımsızlık, haysiyetin sigortasıdır.
---
Provokatif Sorular: Kıvılcımı Büyütelim
- “Saliha kadın” beklentisi, erkeklerden hangi eşdeğer erdemleri istiyor? Yoksa bu tek yönlü bir borç mu?
- Sabır erdemdir de, sabretmeyenin erdemli itirazı neden görünmez?
- Ev içi ve duygusal emek, “fıtrat” diye kodlandığında adaletsizlik meşrulaşmış olmuyor mu?
- Dini referanslarla konuşuyorsak, adalet ve emanet ilkeleri neden sadece kadınlara görev olarak yazılıyor; erkekler için bağlayıcı bir sözleşmeye neden dönüşmüyor?
- “Saliha” maskesi, erkeklerin dönüşüm sorumluluğunu gölgelemiyor mu?
---
Erkek ve Kadın Perspektifini Dengelemek: Ortak Zemin, Gerçek Dönüşüm
Stratejik erkek yaklaşımı, sistem kurma ve sorun çözmede verimli; yeter ki özneyi role indirgemesin. Empatik kadın yaklaşımı, insanı koruyan sıcaklığıyla vazgeçilmez; yeter ki öz-bakımı yok saymasın.
Ortak zemin:
- Adalet + merhamet birlikte çalışsın.
- Ölçülebilir sorumluluk + duygusal ihtiyaç farkındalığı el ele yürüsün.
- “İyi kadın”/“iyi erkek” yerine “iyi ortak” diline geçilsin.
- Haysiyet, sevgi kadar pazarlık edilemez bir değer olsun.
---
Son Söz: Erdemin Sahibi Kadın Değil, İnsandır
Saliha bir kadın, başkasının konforu için kendini silen değil; kendi iradesini, öz-bakımını, adalet duygusunu ve merhametini dengeleyen bir insandır. Erdem, cinsiyetin mülkiyeti değildir. Eğer “saliha” söylemi birinin dönüşüm yükünü diğerinin sırtına yüklüyorsa, bu erdem değil, ehlileştirmedir.
Şimdi top sizde: Bu kavramı savunuyorsanız, karşılıklılık ve ölçülebilir adalet maddelerini eklemeye var mısınız? Karşıysanız, yerine ne koyacağız: “iyi ortak”, “eşit özne”, “erdemli birey” mi?
Forumun nabzını tutalım; çünkü burada verilecek cevap, sadece kadınların değil, hepimizin gelecekteki ilişkilerinin manifestosunu yazacak.